YANKILI KAYALAR

                                                   YANKILI KAYALAR


           Mehmet, Doğuanadolu’nun bir dağ köyünde doğmuştu. Köylerinde kışlar çok karlı geçerdi, kısa geçen yazlarına ise doyum olmazdı.Bu yüzden sabırsızlıkla beklerlerdi. Özellikle de çocuklar! Yüksek kayaların tepelerindeki ovalarda, bütün kış biriken enerjilerini harcarlardı. Bazen dağlara tırmanır, yankı yapan kayalara seslenirlerdi.
“Heyyy! Sen kimsin? Cevap versene! ...
Seslerimiz değişmiş, korkunçlaşmış, karışmış ve tanınmaz halde uğuldayarak geri döner:
_Heyyy! Hey! Sen kimsin? Kimsiiin? Kimsiin? Cevap…Vap…Vap…Verseneeeee! Seneee! Seneee!”
Uğultu böylece sürüp giderdi. Mehmet ve arkadaşları yaz aylarını kırlarda ovalarda oynayarak geçirirlerdi.
Mehmet’in babası inşaat işçisiydi. Yazın ilçelere giderek çalışır. Kışın ise iş olmadığı için çalışmaz, yazın kazandığı parayla geçinirlerdi. Annesi de çok iyi kalpli, şefkatli, güler yüzlü ve tatlı sözlüydü. Küçük bir evleri iki inekleri, tavukları vardı. Ve Mehmet’in üç yaşında küçük bir de kız kardeşi vardı. Mehmet 11 yaşındaydı. Köy halkı ona Kara Mehmet derlerdi.Mehmet dördüncü sınıfa gidiyordu ve okumayı çok seviyordu.
Bir gün Mehmet’in annesi çok hastalanmıştı. Durumu hiç iyi değildi. Babası doktor getirmek için kasabaya gidecekti. Mehmet bahçeden çıkarken babasına el sallamıştı ve babası da ona gülümseyerek el sallamıştı. Bu babalarını son görüşleriydi. Anneleri iki gün sonra iyileşmişti. Fakat babaları hala ortada yoktu. Köyün bütün erkekleri babasını aramaya gitmişlerdi. Ama onu bulamamışlardı. Hepsi çok üzgündü. Annesi sürekli ağlıyordu.
Babaları hiç dönmedi. Karlar eridiğinde babasının diş izi bulunan çizmelerini getirmişlerdi. Anlaşılan onu kurtlar parçalamıştı. Bu olaydan sonra annesi her gece ağlamıştı. Mehmet onun bu halini görüyordu ve çok üzülüyordu. Annesi nasıl geçineceklerini düşünüyordu.
_Babanızın acısı kadar, geçimimiz de düşündürüyor beni Mehmet’im! Sonumuz ne olacak?
_Düşündüğün bu mu be anam? Sütümüzü, yoğurdumuzu, yağımızı kasaba pazarında satıyoruz ya! Bugüne kadar nasıl geçindik !”

Mehmet annesine hiç üzülmemesini, doktor olup ona bakacağını söyledi. Annesi çok çalışıyordu. Babası öleli bir yıl olmuştu. Mehmet bir gün okuldan geldi ve annesini ateşler içinde yatarken gördü. Annesi telaş etmemesini söyledi. Mehmet doktor getirmek istese de annesi izin vermedi. Eşinin acısı yetmişti ona zaten.
“Çok fenayım Mehmet’im! Bana bir şey olursa, İstanbul’a, dayınızın yanına gidin. Benim öksüz ve yetimlerim, sonra…
Anam sözünü bitirmeden, hıçkırarak ağlamaya başladı. Ben de fena oldum.Gözyaşlarımı görmesin diye, yüzümü yastığına kapadım.”
Mehmet daha doyamadan annesini de kaybetmişti. Komşuları Mehmet ve kardeşini yalnız bırakmamışlardı. İmam Emmi’nin konuşmaları Mehmet’i biraz olsun teselli etmişti. Mehmet kararını vermişti. Çalışıp doktor olacaktı. Başka çocuklar doktorsuzluk yüzünden anasız babasız kalmayacaklardı. Dayısına mektup yazıp yollamıştı.
Mehmet kimseye yük olmak istemiyordu. Bu yüzden arkadaşlarının yanında birer ikişer gün kaldılar. Bahar gelmişti. Dayısı bir mektup yollamıştı. Okullar kapanınca onları bekliyordu. Ve nihayet Mehmet’in beklediği gün gelmişti. Okullar kapanmıştı. Bütün köy onları uğurlamak için gelmişti. Öğretmeniyle, İmam Emmi’yle tek tek vedalaşmıştı.
“İmam emmi’nin elini öperken o da:
 _Mehmet, dedi. Oğul! Sana diyeceğim şu ki: Buradaki gibi iyi insan ol! Herkese iyilik yap! Unutma yapacağın iyilik de, kötülük de kendine… Bütün yaptıklarını yüce Allah görür; ona göre hareket et. Kötülüklerden sakın. İyi bir insan ol ki; hem bu dünyada, hem de ahrette rahat edebilesin. Bu toprağın üstü olduğu gibi, altı da var. Bunu hiçbir zaman unutma! Allah yardımcın olsun. Haydi, gel seni bir kucaklayayım.
Mehmet ve kardeşi gelmişler tren istasyonuna. Mehmet yürürken etrafına bakıyordu ama dayısını göremiyordu. Endişelenmişti kendilerini yapayalnız hissetmişti. Tam o sırada bir el dokundu omzuna. Dayısı gelmişti. Sarılmış, kucaklamıştı onları. Ayaküstü biraz konuştular ama acele etmeleri gerekiyordu; vapur kalkmak üzereydi. Mehmet denizi de vapuru dailk defa görmüştü.
Eve gelmişlerdi. Yengeleri onları hiç hoş karşılamamıştı. Hemen banyoya girmelerini, temizlenmelerini istemişti. Mehmet bunları duyunca çok kötü hissetti kendisini. Misafir hiç böylemi karşılanırdı? Yengeleri onlara hiç iyi davranmıyordu ve onları evde istemiyordu. Geceleri dayısıyla yengesinin tartışmalarını duyuyordu Mehmet. Yengesi onlara çok az yemek veriyordu, sürekli azarlıyordu.
Dayısının bir oğlu vardı Tansel adında. Çok iyi bir çocuktu annesinin aksine onlara çok iyi davranıyordu. Okula kaydı yapılmıştı. Fakat, Mehmet’in öğleden sonraları çalışması şartıyla kabul etmişti bu durumu yengesi. Öğleden sonraları marangoz atölyesinde çalışıyordu. Bu yüzden çok yoruluyordu ve tam ders çalışacağı zaman yorgunluktan uyuyup kalıyordu. Ama mademki okumaya karar vermişti daha çok çalışmalıydı.7. sınıfta dersleri daha da düzelmişti. Ayakkabıları ve elbiseleri yırtık olduğu için tahtaya çıkmak istemiyordu. Ama bir gün öğretmeni onu tahtaya çıkarmıştı ve Mehmet en zor soruları bile çözebilmişti. Tahtaya her çıktığında çok başarılı oluyordu.
Bir gün marangozhanede çalışırken ustası, Mehmet’i çivi almaya yollamıştı. Çivileri almış geliyorken küçük bir kız yola fırlamıştı. Topunu almaya uğraşıyordu. Tam o sırada bir taksi hızla geliyordu. Mehmet koşarak kızı karşı tarafa kucakladı. Fakat taksinin rüzgârından Mehmet kaldırıma yuvarlanmıştı. Herkes Mehmet’in etrafına toplanmıştı. Şık giyimli bir bayan gelmişti ve teşekkür etmişti Mehmet’e. Küçük kızın annesiydi. Mehmet’in dizi kanamıştı. Mehmet’i eczaneye götürüp yarasını temizlediler. Genç kadın Mehmet’in evinin adresini almıştı. Ama onun aklı çivilerdeydi. Olayın geçtiği yere gitti ve çivileri topladı.
Ertesi gün Mehmet atölyede çalışırken Küçük kızın babası Mehmet’in yanına gelmişti. Onu öpüp kucakladı ve hesabına para yatıracağını söyledi. Ama Mehmet bu durumu kesinlikle kabul etmedi. Çünkü iyilikti o, karşılıklı yapmamıştı ki. O gece kapı çalınmıştı gelenler Küçük kızın ailesiydi. Teşekkür etmek için gelmişlerdi. Mehmet’e hediye ayakkabı ve kıyafet almışlardı. O günden sonra artık Selim amca Mehmet’i ve diğer çocukları arabayla alıp sinemaya parka götürüyordu. Çok iyi insanlardı.
Şubat ayının son günlerinde dayılarının hastaneye yatırılmasıyla birlikte yengeleri daha da kötü davranmaya başlamıştı çocuklara. Bir gün kahvaltı ederken yengeleri yine sinirlenmişti ve “Defolun gidin!” dedi. Mehmet’in ağzına atmış olduğu lokma boğazında kalmıştı. Olduğu yerde donakalmıştı. Hemen kalktılar. Artık burada daha fazla duramazlardı. Eşyalarını topladılar, Tansel’le vedalaşıp çıktılar. Ama nereye gideceklerini bilmiyorlardı.
Sokaktan çıkmışlardı. Mehmet’in kafasında bir sürü soru vardı. Tam o esnada bir korna sesi duydular. Kapıyı açmıştı Selim Bey ve çocuklar arabaya girdiler. Neler olduğunu sormaya başladılar. Mehmet anlatmak istemiyordu. O sırada Hatice hıçkırarak ağlamaya başladı. Selim Amca hızla arabayı sürdü ve eve gelince olanları anlatmasını istedi. Mehmet zoraki de olsa olanları, yengesinin onlara karşı davranışlarını anlattı. Olayları dinleyen karı koca dışarı çıkıp biraz konuşmuşlardı.
“Az sonra ayak seslerini duyunca kapıya doğru baktım. Selim Bey amca ve Safiye Hanım teyze içeri girmişlerdi. Toparlandım. Onlar da koltuklarına oturdular. Selim Bey:
_Mehmet dedi. Biz teyzenle karar verdik. Siz, bizim çocuklarımız olacaksınız. Tabii bizi isterseniz… Anneniz ve babanız artık biziz. Kevser’e de söyledik, yandaki odayı sizin için hazırlıyor.”
Ama Mehmet köye geri dönmeyi düşünüyordu. Fakat çok dil dökmüşlerdi ve Mehmet hayır diyemedi. Selim Bey ve Safiye Hanım Mehmet ve Hatice’ye gerçek bir anne baba gibi davranıyorlardı. Onları kendi çocuklarından ayırmıyorlardı. Mehmet, hastaneye gitmişti. Dayısının yanına. Durumlarının iyi olduğunu, mutlu olduklarını içinin rahat etmesini söyledi.
Mehmet liseye başladığında sevindirici bir olayla karşılaşmıştı. Sınıfına eski öğretmeninin kızı gelmişti. Öğretmeni emekli olmuş ve İstanbul’a taşınmışlardı. Ailecek tanışmışlardı ve sürekli gelip gitmeye başlamışlardı. Serpil de derslerine çok çalışıyordu. Son sınıfa geldiklerinde üniversite için çok çaba gösteriyorlardı. Çalışmaları sırasında dinlenirken, köyden oynadıkları yerlerden bahsediyorlardı:
“O zamanlar, günün birinde Serpil’le evleneceğimi; onun bir öğretmen, benimse bir doktor olacağımı, birlikte köye gideceğimizi, komşularımızı, tanıdıklarımızı ve civar köylere birlikte hizmet edeceğimizi elbette bilmezdim…”


                                                                                                                                                                        AHMET YILMAZ BOYNUZAĞA

                                                                                   KİTABIN ÖZETİ


Anne ve babasını çok kötü bir şekilde kaybeden Mehmet.Kız kardeşi ile İstanbul'a dayısının yanına gidiyor.Burada pek çok zorlukla karşı karşıya kalıyor.Mehmet'in en büyük hayali büyüyüp doktor olmaktı ve köyüne gelip hizmet etmekti.Köy çocuğu olan Mehmet'in doktor olmak için yaptığı fedakarlıklar,kız kardeşi ile hayatın zorluklarına karşı yılmadan,mücadele etmeyi bırakmadan verdiği mücadele anlatılıyor...

                                                                          

Yorumlar

  1. çok güzel bir kitap 1saatte okudum

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. aladım yaaa çok güzel ben bi de bunu aldım fiyatı de çokkk ucuz bnm aldığım kitaplar fiyatı 17 bunun ise fiyatı 7 tl çok güzel ay ne de olsa biz zenginiz villa da oturuyorum aladım bildiğin ya bi de tatlı günler kısımı çok güzel orası işde ayrı bi yer öbürleri de çok ayrı bence bnm için ama sizin için bilmiyorum ya bi de şı kısımı çok güzel siz okudunuzmu bu kitabı sana aşığım ben ce almalısınız ben den size tavsiye ucuz fiyat 13 tl ben ce alın ben aldım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ihıermsr cullus ortuainznj iulumluı üğışjğmumlş????????????????

      Sil
  4. aladım yaaa çok güzel ben bi de bunu aldım fiyatı de çokkk ucuz bnm aldığım kitaplar fiyatı 17 bunun ise fiyatı 7 tl çok güzel ay ne de olsa biz zenginiz villa da oturuyorum aladım bildiğin ya bi de tatlı günler kısımı çok güzel orası işde ayrı bi yer öbürleri de çok ayrı bence bnm için ama sizin için bilmiyorum ya bi de şı kısımı çok güzel siz okudunuzmu bu kitabı sana aşığım ben ce almalısınız ben den size tavsiye ucuz fiyat 13 tl ben ce alın ben aldım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanlar böylede oluomus pâra olunca havalara bak kadın milleti al san

      Sil
    2. Ilkay malı insanlara hava atma görgü süz kendini beğenmiş benim de dayım villa da oturuyor porşesi var karısının mini copper ı var al buda sana kapak olsun öküz şişko

      Sil
  5. Yanıtlar
    1. Sana aldığın kitapların parasını soran olmadı sana hangi tür bir evde yaşadığın sorulmadı

      Sil
  6. Çok güzel ara ara çok duygulanım

    YanıtlaSil
  7. Çook güzel 10 15 dk okudum harika çok sağlun

    YanıtlaSil
  8. Süper bir hikaye ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  9. MEHMET İN ANNE VE BABASININ İSM NEDİR???

    YanıtlaSil
  10. 5dakika sürdü babası na çok üzüldüm ama

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar